“Evet menemen sözünü unutma Tekin. Bak sonra karışmam.”
Kendini kötü hissetti, uzaklara dalıyordu bir şeyler içince. Dişlerini gıcırdattı, yeter dedi kendi kendine. “Günü yaşa! Mea Culpa!”… Hafifçe gülümsedi… Kafasını kaldırdı, tuttu kendini. Gülmemeliydi. Gülmemeliydi. Gülmeye daha çok vardı. Mea Culpa da nereden çıktı? Benim hatam demekti o. Günü Yaşa değil! O neydi ya?
Tekin’le göz göze geldi yine. Al işte sana, Mea Culpa!
“Sen merak etme. Sözüm söz. Hadi ver bir sigara da dostluğumuz pekişsin.” dedi Tekin.
“Ulan bir gün de paketini yanına al be Tekin. Neyse al hadi. Bari sigaramı yak da az centilmen ol.” diye cevap verdi. Tekin’in yine centilmenlikten dem vuracağını biliyordu. Ulen Tekin!
“Ne zaman gördün olmadığımı. Lütfen! Karşında geminin en centilmen delikanlısı durmakta.”
Yanılmamıştı. “Ökküz!” dedi içinden.
“La Vita e Bella” mıydı yoksa günü yaşa? yok, değildi. Film adıydı o. Kaç kere seyrettiğini hatırlamadığı bir film. Hatırlamak istemediği bir film.
“Hasta la Vista?” yok, o da değildi.
Vakit varken tomurcukları topla! Carpe Diem! Yaşadığın günü kavra! Hatırladı!
Hatırladığına sevindi önce. Sonra yine içi buruldu.
“Then make me miss you
Oh yeah, then make me miss you“
Metal müzikte bile arabesk bulmak zorunda mıydı? Neden böyle yapıyordu kendine? Anlamıyordu.
Tekin’le konuşmaya devam etti bir süre, aklı hep gerilerde…
Kapı açıldı, kıyafetleri ıslak, yüzünde maskeyle birisi girdi içeriye… Önce dikkat etmedi, aklı başka yerlerdeydi. Mor salkımlı sokaklarda geziyordu yine. Artık içmeyeceğim dedi kendi kendine…
Eleman maskesini çıkarıp Saliha’nın üzerine gelince önce korktu, bir adım geri attı kendini. N’oluyor? Bu da kim? derken kendine geldi.
-Tufi!
Bu, gizli kapaklı işlerin adamı, gizem yapmayı seven, karizma için son sigarasını kısık gözlerle uzatan Tufan idi. En son TH-12’de beraber görev yapmışlardı. Zaman zaman Saliha’nın gönlünü kapmak için karizma yapmış, ama Saliha yememişti.
N’apsın Saliha gönlünden şarkı bile geçmeyen adamı? Saliha zaten içi buruk, gönlü kırıktı o zamanlar. Halen de atlatamadı o anıları. Unuttum demenin aslında unutmadığının en ala göstergesi olduğunu anladığı zamanları.
<Ulan siz erkekler…Bizim için yoksanız, ne için varsınız siz?>
“Saliha, beni duyuyor musun?”
Telsizden gelen kaptanın sesiydi.
“Buradayız efendim, dinliyorum.”
“Hemen gemiye gelin, acil!”
Çok iyi ya! Saliha güzel bir karakter oldu.