Hava Gemisi TH-145[14]

Steampunk - Blimp - Airship Maximus Photograph by Mike Savad

Bölüm 14

Keskin Selin limon kolonyası kokusu azaldıkça yerine yenisi geldiğinden Saliha artık ölmediğini ama kokudan kendisinin ölmesinin istendiğini anlamış bulunmaktaydı. Ancak burnuna kimin kastettiğini bir türlü buğulu gözleri ile göremiyordu. Hem sevimli sayılabilecek bir burnu vardı eski manitalarının önceki beyanatlarına göre.

“Hadi artık Saliha, uyan bak sana çok güzel bir kapuçino yaptım, kendi özel zulamdan.”

Sesin sahibinin Tekin olduğuna, bu sesi duyduğuna bu kadar sevinebileceğine kendisi de şaşırdı Saliha ve görüşü ve hafızası yavaş yavaş düzelmeye başladı, doğrulmaya çalıştığında ise her şeyin bu kadar yolunda olmadığını bacağına saplanan bıçak yarası gibi ağrı ile anlamış oldu.

“Hop yavaş ol güzel kız, bir müddet seni tekerlekli sandalyeye mahkum edeceğiz maalesef. Bacağında, daha doğrusu kaval kemiğinde bir çatlak var. Doktorumuz sakın kalkmasın yerinden dedi.”

“N’oldu ki? Ben bir şey hatırlamıyorum. En son üst güvertede 4 numaralı motorun alt karterinden sızan yağa bakıyordum. Gerisi bende yok. Olan var mı?”

“Tam o sırada önümüzde beliren Rus hava gemisi ile çarpışmaktan son anda kurtardık kaptanın şimşek gibi refleksleri sayesinde.” diye araya girdi ikinci kaptan Hakan.

“Hakan kaptanım siz de mi buradasınız? Karşılama komitesine bayıldım vallahi, hani nerede Hawaii dansçıları?”

“Öbür tarafta bekliyorlardı seni ama sanırım biraz gecikeceksin Saliha.”

Erdoğan kaptandı espriyi patlatan.

“Kamber nerede diye merak etmiyor değildim efendim.”

Saliha’nın neşesi yerine gelmişti.

“Ama hala bana ne olduğunu söylemediniz.”

“Son anda karşımıza çıktı o. çocukları. ” kaptan açıklamasını sürdürdü:

“Senin motorun yanında olduğunu biliyordum ve kendini emniyet halkasına bağladığını ümit ederek tam tornistan yaptım. Geminin burnu yaklaşık 20 derece yunuslama açısına ulaşınca inşallah düşmemiştir diye dua ettim senin için Saliha.”

“Efendim doğru olan aksiyonu almışsınız, bakın ufak bir çatlak ile gemiyi sağ salim kurtardık.”

Erdoğan kaptan elini şefkat ile Saliha’nın omuzuna koydu ve köprüye doğru yollandı. Hemen arkasında beklemekte olan Tekin gözyaşlarından sızan bir damla yaşı beceriksizce silmeye çalışırken Saliha onu görmemiş gibi kapuçinosundan bir yudum aldı.

“Adam olalı güzel bir kapuçino yapmışsın sonunda Teko.”

Sonraki Bölüm

Yorum yapın